Efsaneye göre istiridyeler nisan ayında su yüzeyine çıkar, yağan yağmurdan bir damlayı içlerine alırmış. İşte o damla, sadece nisan yağmurunun damlası, inciye dönüşürmüş. Bu sırrı bilen Bakî, Kanunî’nin ardından bu yüzden,
“Deryalar etse âlemi çeşmi güher feşan / Gelmez cihane sencileyin bir dürr-ü şahvar” (Mücevher saçan gözler
–ağlamaktan? deryalar etse âlemi / Senin gibi bir şah inci dünyaya gelmez) diyor.
Nisan Yağmuru, günümüzde, fakat binlerce yıllık kültür unsurlarımızın içinde geçen bir roman.
Efsaneye göre istiridyeler nisan ayında su yüzeyine çıkar, yağan yağmurdan bir damlayı içlerine alırmış. İşte o damla, sadece nisan yağmurunun damlası, inciye dönüşürmüş. Bu sırrı bilen Bakî, Kanunî’nin ardından bu yüzden,
“Deryalar etse âlemi çeşmi güher feşan / Gelmez cihane sencileyin bir dürr-ü şahvar” (Mücevher saçan gözler
–ağlamaktan? deryalar etse âlemi / Senin gibi bir şah inci dünyaya gelmez) diyor.
Nisan Yağmuru, günümüzde, fakat binlerce yıllık kültür unsurlarımızın içinde geçen bir roman.