John Stuart Mill’in, “bir cinsiyetin diğerine olan bağımlılığı” üzerine, eşi Harriet Taylor Mill ile birlikte geliştirdiği düşüncelerin bir ürünü olan ve eşinin ölümünden sonra kızı Helen Taylor’ın desteğiyle tamamladığı Kadınların Köleleştirilmesi (The Subjection of Women) (1869), yayımlandığı tarihsel bağlam içinde, Avrupa’nın geleneksel siyasi, hukuki, ekonomik ve ahlaki sistemi için hakaret dolu bir saldırı olarak görülmesine yol açacak kadar radikal savlara sahipti. Yine de, XXI. yüzyılın dünyası açısından yazarın üzerinde durduğu meselelerde kadınların yasal haklarının IXX. yüzyıla kıyasla genel olarak iyileştirilmiş olması, elimizdeki metni eskimiş (archaic) kılmaz.
John Stuart Mill’in, “bir cinsiyetin diğerine olan bağımlılığı” üzerine, eşi Harriet Taylor Mill ile birlikte geliştirdiği düşüncelerin bir ürünü olan ve eşinin ölümünden sonra kızı Helen Taylor’ın desteğiyle tamamladığı Kadınların Köleleştirilmesi (The Subjection of Women) (1869), yayımlandığı tarihsel bağlam içinde, Avrupa’nın geleneksel siyasi, hukuki, ekonomik ve ahlaki sistemi için hakaret dolu bir saldırı olarak görülmesine yol açacak kadar radikal savlara sahipti. Yine de, XXI. yüzyılın dünyası açısından yazarın üzerinde durduğu meselelerde kadınların yasal haklarının IXX. yüzyıla kıyasla genel olarak iyileştirilmiş olması, elimizdeki metni eskimiş (archaic) kılmaz.