Yazar bir yazısında şöyle der: “Yalan insanoğlunun katı gerçeklerden kaçtığı ve sığındığı bir sığınaktır.” Mehmet Seyda’nın karakterleri maskeli dolaşmaz. Bundan olsa gerek, romanın kahramanları en az kendimiz kadar yakındır bize. İstanbul’da Madam Mari’nin pansiyonunda Feride’yle birlikte bir hayatı paylaşan Ali Muhsin ve arayışlarını konu alan romanın kahramanlarının hayatını okurken aslında kendi gerçeklerimizle yüzleşiriz. Yazar insanın tenine yazar yazılarını. Elbisesiz insanları, doğallığın kıyafetiyle süsler. Yalanların arkasına gizlenmez onun karakterleri, cesurdurlar. Hayatın bilinmezleri, çözülmeyen vakalar ve rüyadan uyanınca, başka bir rüyada olduğunu anlamak. Büyülü bir atmosferde birleşen sayfaların, nasıl aktığını bile anlamayacağınız bir üslup… Pek çok eserlerinden ödüller almış, insanın ruhunu çözümleyip konuşturan bir yazar Mehmet Seyda. Romanın ismi gibi, “Gerçek Dışı” dediğimiz yaşamların, aslında hakikatin ta kendisi olduğunu görürüz ve yazar şöyle der:
“Ciğerlere hava gidip çıkıyor, ama işte o kadar. Öte yandan gücüm tükeniyordu. Kana tere battım. (Sık dişini, dayan!) Böyledir bu doktor; bir insanı insan yapabilmek için dokuz ay karında taşımak yetmez, onu insan sırasına sokmak için uzun yıllar gerekir, uzun ve aralıksız bakım harcamak ister. Oysa ölmesi için tek saniye yetişir. Böyledir bu!”
Yazar bir yazısında şöyle der: “Yalan insanoğlunun katı gerçeklerden kaçtığı ve sığındığı bir sığınaktır.” Mehmet Seyda’nın karakterleri maskeli dolaşmaz. Bundan olsa gerek, romanın kahramanları en az kendimiz kadar yakındır bize. İstanbul’da Madam Mari’nin pansiyonunda Feride’yle birlikte bir hayatı paylaşan Ali Muhsin ve arayışlarını konu alan romanın kahramanlarının hayatını okurken aslında kendi gerçeklerimizle yüzleşiriz. Yazar insanın tenine yazar yazılarını. Elbisesiz insanları, doğallığın kıyafetiyle süsler. Yalanların arkasına gizlenmez onun karakterleri, cesurdurlar. Hayatın bilinmezleri, çözülmeyen vakalar ve rüyadan uyanınca, başka bir rüyada olduğunu anlamak. Büyülü bir atmosferde birleşen sayfaların, nasıl aktığını bile anlamayacağınız bir üslup… Pek çok eserlerinden ödüller almış, insanın ruhunu çözümleyip konuşturan bir yazar Mehmet Seyda. Romanın ismi gibi, “Gerçek Dışı” dediğimiz yaşamların, aslında hakikatin ta kendisi olduğunu görürüz ve yazar şöyle der:
“Ciğerlere hava gidip çıkıyor, ama işte o kadar. Öte yandan gücüm tükeniyordu. Kana tere battım. (Sık dişini, dayan!) Böyledir bu doktor; bir insanı insan yapabilmek için dokuz ay karında taşımak yetmez, onu insan sırasına sokmak için uzun yıllar gerekir, uzun ve aralıksız bakım harcamak ister. Oysa ölmesi için tek saniye yetişir. Böyledir bu!”